top of page

Karın duvarı, karın içi organları bir zarf gibi saran ve vücudumuza şeklini veren kuvvetli bir kas ve bağ dokusu yapısıdır. Bu zarfın bazı potansiyel zayıf noktaları bulunur. Karın içi organların (özellikle yağ dokusu ve bağırsaklar) bu zayıf noktalardan karın duvarını geçerek deri altında şişkinlik oluşturmasına adı verilir. Fıtık aynı zamanda olarak da adlandırılır. Karın duvarı fıtıkları Genel Cerrahi uzmanları tarafından ameliyatla tedavi edilir.

 

Karın duvarında gerek doğuştan gelen, gerekse de sonradan oluşabilecek bazı potansiyel zayıf noktalar vardır. Bunlardan bir tanesi kasık bölgesidir. Her iki kasık bölgesi, erkeklerde anne karnında iken karın içinde yer alan testislerin skrotum içindeki normal yerlerine gelirken karın duvarından geçtiği yerdir. Kasıklar kadında da zayıftır. Bu bölgelerde kasık kanalı bulunur ve erkeklerde testislere giden damarlar ile meni kanalını, kadınlarda ise rahmin bazı asıcı bağlarını içerir.

 

Kasık kanalındaki dokular arasında kalan bir açıklık normal şartlar altında doğuma kadar kapanır. Bu açıklığın kapanmadığı hallerde yenidoğan ya da erken çocukluk döneminde kasık fıtığı oluşabilir ve bu dönemde tedavi edilir. Zaman zaman ise bu fıtığın ortaya çıkması erişkin hayatta da görülebilir. Her ne kadar bu açıklık kapanmış da olsa kasık bölgesinin zayıflığı, herhangi bir dönemde fıtık oluşumuna zemin hazırlar. Karın bölgesinde oluşabilecek şiddetli ve ani ya da kronik zorlanmalar, özellikle doku direncinin azalmaya başladığı 40lı yaşlardan itibaren kasık fıtığı gelişimine neden olabilir. Karın içi basıncı arttıran durumlar bu zorlanmaları oluşturur. Haddinden fazla ve uzun süreli ağır yük taşıma, sürekli ıkınmayı gerektiren kabızlık, uzamış öksürük gibi durumlar karın içi basıncını arttırırlar.

Kasık fıtığının insanın kişisel hayatına getirdiği bir çok zorluk vardır. Belirtileri çeşitlilik gösterir. Küçük fıtıklar ağrı ile kendinini gösterirken, fıtık büyüdükçe deri altında bir şişliğe sebep olduğundan fiziksel görünümde bozukluk ve günlük hareketlerde kısıtlamaya neden olur. Bu durum kişinin toplum içinde rahat hareket etmesini engeller ve özgüvenini zedeler. Fıtık tedavi edilmediği sürece büyüyen ve ilerleyici bir hastalık olduğundan dolayı saptandıktan sonra mümkün olan en kısa zamanda tedavi edilmelidir.

 

Tıbbi olarak daha ciddi sorunlardan kaçınmak da kasık fıtığının tedavi edilmesini gerekli kılar. Tarif edildiği izere, kasık fıtığı kasık bölgesindeki açıklıktan karın içi organların geçerek deri altınfa bir şişlik oluşturması ile oluşur. Çoğu zaman organlar sürekli olarak bu açıklıklardan girer ve çıkarlar. Zaman zaman karın içi basıncın çok yükselmesi nedeni ile çok fazla hacimde organ karın duvarında geçerek derialtına yerleşir, ancak hacmin büyüklüğü nedeni ile karın içine geri dönemez. Bu duruma fıtığın sıkışması (inkarserasyon) adı verilir ve bağırsak tıkanıklığına yol açabilir. Eğer bu süreç uzarsa, organları besleyen kan damarları baskı altında kalır ve çürümeye neden olabilir ki bu duruma da fıtığın boğulması (strangülasyon) denir. Her iki durum da acil koşullarda ameliyatla tedavi edilmelidir. Acil koşullarda ameliyat hem hasta hem de hekim için öngörülemeyecek riskler içerebileceğinden, fıtık saptandığında en kısa zamanda ideal koşullar sağlanarak cerrahi tedavisi yapılmalıdır. Bu, hem hasta hem de hekim için çok daha konforludur.

Karın duvarı fıtıklarında tedavide ilke, temel olarak bir duvardaki bir deliğin tamir edilmesi ile aynıdır. Bu nedenle, mekanik bir sorunun mekanik bir çözümünün olması gerketiği açıktır. Günümüz koşullarında karın duvarındaki açıklıkları yeni ve sağlam dokular oluşturarak kapatacak ilaç ya da yöntemler (egzersiz vb.) yoktur. Daha iyisi geliştirlinceye kadar karın duvarı fıtıklarının tedavisinde cerrahi tek seçenek olarak yer alacaktır. Kasık bağı vb. gibi yöntemler sorunu çözmez, sadece geçici bir rahatlana sağlayabilir. 

 

Kasık fıtığının tedavisinde kasıktaki açıklık bir yama ile gerginliksiz onarılır. Bu yama vücudun kendi dokularından oluşturulabileceği gibi, sentetik bazı maddeler de kullanılabilir. Yeni teknoloji malzemelerin geliştirilmesi ile günümüzde sentetik maddelerin kullanımı çok yaygınlaşmıştır. Sentetik yamalar, gerginliksiz onarım için avantajlıdırlar. Yama vücuda yerleştirildiğinde, vücut tarafından yabancı cisim olarak algılanır ve çevresinde sert bir doku oluşur. Bu sert doku, fıtık bölgesindeki deliğin sağlam ve dayanıklı bir şekilde kapatılmasını sağlar.  

 

Fıtık ameliyatları açık ya da kapalı (laparoskopik) yöntemlerle yapılabilir.   

  1. Açık ameliyatta kasık bölgesine yapılan yaklaşık 6-7 cm’lik kesi ile kasık kanalına girilir, kasık kanalı ön duvarı açılır ve karın duvarındaki zayıf nokta, üzerine yayılan sentetik yama ile gerginliksiz olarak kapatılır (Lichtenstein yöntemi).

  2. Laparoskopik yöntemde kasık kanalına arka tarafından girilir. Zayıf nokta saptanarak yama ile kapatılır. Bu işlem karın içinden (TAPP) ya da karın zarı önünden (TEP) yapılabilir.    

 

Her iki yöntem arasında başarı açısından fark yoktur ancak laparoskopik ameliyatlarda yapılan kesiler daha küçük olduğu için ameliyat sonrası ağrı önemli oranda daha azdır. Açık ameliyatlar ile hem hastanın kendi dokusu ile onarım hem de sentetik yama kullanılabilirken, laparoskopik ameliyatlarda sentetik yama kullanma zorunluluğu vardır. Günümüzde fıtığın kabul görmüş ideal tedavisinin sentetik yamalarla onarım olduğu düşünüldüğünde, bu durum açık ameliyatın bir avantajı olarak görülmemelidir. Özellikle ameliyat fıtıklarında, fıtığın büyüklüğü ile doğru orantılı olarak büyük kesiler yapılması gerekebilir. Bu gibi durumlarda çok küçük kesilerden sorunun halledilmesini sağlayan laparoskopik yöntemler hem hasta hem de hekim açısından önemli rahatlık sağlar. Büyük fıtıklarda laparoskopik yöntem hastanede kalış süresini kısaltır. Ameliyat sonrası dönemde hastaya sağladığı konfor nedeni ile tüm fıtık çeşitlerinde laparoskopik yöntem ilk seçenek olarak hastaya sunulmaktadır.

Fıtık ameliyatlarının büyük bir çoğunluğunda (bir sorun çıkmadığı varsayıldığında) hastanede kalış süresi kısadır. Kasık fıtıklarında, çok büyük olmayan göbek fıtıklarında hastanede kalış süresi bir gecedir. Ameliyat yeri fıtıklarında ise fıtığın büyüklüğüne göre bu süreye nadiren de olsa bir haftaya kadar uzayabilir. Laparoskopik yöntemin uygulanması hastanede kalıiş süresini kısaltacaktır. Hasta evine döndükten sonra, ameliyatının yedinci gününde kontrol muayenesi için hastaneye davet edilir ve büyük oranda hastanın bu durumla ilgili tekrar kontrole gelmesine gerek olmaz, yalnızca herhangi bir şikayet varlığında doktora başvurulur.

Kasık bölgesinde onarım yapıldığından ameliyat bölgesi başlangıçta zayıf olacaktır, bu nedenle buradaki yara iyileşmesi süreci belli bir aşamaya gelene kadar ağır egzersiz ve zorlamadan kaçınılması gerekir. Hastalar ameliyattan 48 saat sonra gündelik hayatlarına dönebilirler. Hastanın işinin ağırlığı ve ağrı durumuna göre 3 ila 7 gün arasında istirahat kullanması gerekir. Büyük bir çoğunluk 4-5 gün içinde (ağır fiziksel aktivite gerektirmeyen) işine geri dönebilir. Aktif spor yapmayanlar için altı ay 5 kg’dan ağır kaldırmak ya da ağır sporlar önerilmez. Aktif sporcular 6 haftadan sonra rutin antrenmanlara başlayabilirler.

 

Ameliyat sırasında ya da sonrası erken dönemde ortaya çıkabilecek sorunlardan en önemlisi ameliyat bölgesindeki kanamalardır. Kanamanın kontrol alınmasında nadiren ikinci ameliyatlar gerekebilir.  Ameliyat sırasında erkeklerde meni kanalına, testis damarlarına ve sinirlere çok yakın çalışıldığı için bu dokularda yaralanma olabilir. Bu durum infertiliteye neden olabilir, bu nedenle çok dikkatli çalışılmalıdır.

 

İyi uygulanmış bir kasık fıtığı ameliyatından sonra, eğer hasta ile ilgili risk faktörleri çok fazla değilse, nüks oranı oldukça azdır. Fıtık ameliyatlarından sonra çözümü için en çok uğraşılan konu ağrıdır. Uzamış ağrı çoğu zaman zaman içinde ortadan kalkar, ancak bazı durumlarnda, ağrılı bölgeye ilaç injeksiyonu, yeniden cerrahi gibi tedavi seçenekleri gündeme gelebilir.    

bottom of page