top of page

Tiroid bezi, boyunda yemek borusu ve nefes borusunun önünde yerleşmiş, sağ ve sol lob olmak üzere iki parçası bulunan kelebek şekline hormon salgılayan (endokrin) bir organdır. Salgıladığı tiroid hormonu vücut metabolizma hızının düzenlenmesine katkıda bulunur. Doğuştan gelen tiroid hormonu eksikliği ya da yokluğu büyüme ve zeka geriliğine yol açar bu nedenle her yeni doğan bebekte tiroid hormonu mutlaka kontrol edilir.

 

HASHIMOTO TİROİDİTİ

 

Hashimoto tiroiditi tiroidin yavaş seyirli bir iltihabı olarak değerlendirilebilir. Tedavisinde cerrahinin yeri yoktur. Tiroid hormonu tedavisi ile seyri kontrol altına alınmaya çalışılır.

TİROİD NODÜLLERİ

 

Tiroid nodülleri, tiroid hastalıkları arasında tedavi yaklaşımı konusunda Genel Cerrahi’nin devreye girdiği ana konudur.  Nodül, tiroid dokusu içinde yer alan ancak normal tiroid dokusu gibi çalışmayan kitle yapılardır. Tiroid kanseri de aynı nodüller gibi tiroid dokusu içinde yerleşmiş kitleler şeklinde kendini gösterdiği için nodüllerin kanser içerip içermediğinin ya da ileride kansere dönüşüp dönüşmeyeceğinin araştırılması gerekir.

Kanser şüphesi ya da riski içeren nodüller ameliyatla tedavi edilerek tiroidin ilgili kısmı çıkarılmalıdır. Kanser şüphesi olmayan nodüller, tiroid hormonu tedavisi ile izlenirler. Tiroid hormonu tedavisi ile tiroid nodüllerinin boyutu gerileyebilir. Eğer nodül boyutları büyürse, boyunda kozmetik olarak kötü bir şiş görüntü oluşturabilir, bazen de hacmin büyüklüğü nedeni ile nefes borusuna baskı yaparak hastanın soluk alıp vermesini zorlaştırabilir. Bu iki nedenle de hastalar ameliyat olabilirler.  

Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde gözönüne alınan kriterler:

  1. Tiroid nodülünün tiroid hormonu üretip üretmediği – Nodül tiroid hormonu üretiyorsa hipertiroidiye, yani tiroid hormonunun düzeyinin normalden fazla olmasına neden olur, fonksiyonel nodül adı verilir.

  2. Tiroid nodülünün boyutu - 2,5 cm üzerindeki nodüllerin takibi pek fazla önerilmez.

  3. Tiroid nodüllerinin sayısı - Tiroid hormonu üretmeyen tek nodüllerin kanser dönüşümü olasılığının biraz daha fazla olduğu düşünülür, bu nedenle cerrahi gündeme gelebilir. Tiroid nodülleri çok sayıda olursa, hem hacim nedeni ile yukarıda sözü edilen sorunlar çıkabilir, ayrıca geride sağlıklı tiroid dokusu kalmayacağından dolayı cerrahi seçenek düşünülebilir.

  4. Tiroid nodülerinin radyolojisi – Ultrasonografi ile değerlendirilen tiroid nodüllerinin iç yapısında kanser riski ya da şüphesi çağrıştıran bulgular (nodülde artmış kan akımı, içinde kireçlenme, sınırlarında düzensizlik vs.)

  5. Tiroid nodüllerinin patolojisi – Gerek görülen hastalarda tiroidden iğne biyopsisi yapılır. Alınan parçanın mikroskop altında incelenmesi sonucu kanser şüphesi ya da riski varlığında ameliyat düşünülür.   

HİPERTİROİDİ

Tiroid bezinin fazla çalışarak gereğinden çok tiroid hormonu üretmesi durumuna hipertiroidi denir. İki şekilde olabilir:

  1. Toksik (hiperaktif) tiroid nodülü – Tiroid bezinin içindeki bir nodül fazla çalışarak hormon fazlalığına sebep olur. Tiroid nodülünün hormon üretip üretmediği tiroid sintigrafisi ile kesinleştirilir. Tedavide öncelikle ilaç tedavisi ile tiroid hormonu normal düzeylere indirildikten sonra tiroid bezinin ilgili tarafı ya da gerekirse her iki tarafı çıkarılır.   

  2. Basedow-Graves Hastalığı – Vücudun bağışıklık sisteminin tiroid bezine geliştirdiği antikorlar nedeni ile tiroid bezinin fazla çalışmasına neden olan otoimmün bir hastalıktır. Tanı konduktan sonra tiroid hormon düzeylerinin normal düzeye indirilmesi sonrası tiroid bezi tamamen çıkarılır.

TİROİD KANSERİ

Vücuttaki kanserler arasında tedaviye en iyi yanıt veren kanserler arasındadır. Dört çeşidi bulunur:

  1. Papiller kanser – En sık görülen kanser türüdür ve en iyi seyirli olandır. Tanı konduktan sonra, tiroid bezi çıkarılarak tedavi edilir, hastalığın evresine göre tiroid bezinin çıkarılmasına ek olarak radyoaktif iyot (atom) tedavisi ve/veya boyundaki lenf düğümlerinin çıkarılması gerekebilir. Genelde tiroid iki taraflı çıkarılır ancak eğer hastalıklı doku küçükse, bazı hastalarda tiroidin tek taraflı çıkarılması da yeterli olabilir. 

  2. Folliküler kanser – İkinci sıklıkla görülür, tedavi prensipleri papiller kanser ile benzerdir.

  3. Medüller kanser – Tiroid bezinde, kalsiyum metabolizmasını düzenleyen Kalsitonin hormonu salgılayan hücrelerden gelişir. Cerrahi tedavi prensipleri diğer kanser türleri ile benzerdir ancak medüller kanser tedavisinde radyoterapi (ışın tedavisi) de gerekebilir.  

  4. Anaplastik kanser – En nadir görülen ve en kötü seyirli kanserdir. Tedavi prensipleri diğer kanser türleri ile benzerdir ancak sonuçlar çok yüz güldürücü değildir.

TİROİD AMELİYATI SÜRECİ

Tiroid hastalığı nedeni ile ameliyat olacak olan hastalarda, karar verildikten sonra ameliyat öncesi tetkikler yapılır. Bu tetkikler ve ameliyat öncesi anestezi muayenesi bir günde tamamlanabilir. Eğer hastanın tiroid hormon düzeyleri normal düzeydeyse hemen ameliyat programlanabilir. Tiroid hormon düzeyleri düşük ya da yüksekse, yaklaşık 2 haftalık süreçte bu değerler tedavi ile normale getirilir, ameliyat o zaman planlanır.   

Ameliyat boyna yapılan vücut çizgilerine paralel, kolye şeklinde bir kesiden yapılır. Ameliyat sonrasında bir gece hastanede kalması planlanan hasta, ameliyatın ertesi günü evine gidebilir.

Ameliyat sırasında ses tellerini besleyen sinirin yaralanması, ameliyat ile ilgili çıkabilecek en büyük sorundur. Sinirin yaralanması sonucu, ses kısıklığı ya da ses yorgunluğu görülebilir. Bu sorunlar çok büyük oranda geçicidir ve ameliyat sonrası dönemde ilaçla (kortizon) tedavi edilir. İkinci olası sorun, paratiroid bezlerinin yaralanması sonucu parathormon düzeylerinde azalma ve kalsiyum düşüklüğüdür. Bu durumda ameliyat sonrası dönemde bir süre kalsiyum hapı kullanmak gerekebilir. Ameliyattan sonra erken dönemde gelişebilecek kanamalar nedeni ile ikinci ameliyatlar gerekebilir. Bu ameliyatlar uzun dönemde hastaya herhangi bir zarar vermez. 

Tiroid ameliyatı olmuş olan hastalar, ameliyatın şekline göre ömür boyu ya da bir süre tiroid hormonunu hap olarak kullanmak zorunda kalacaklardır. Bu durum hastanın hayatında herhangi bir olumsuz değişikliğe neden olmaz.      

 

PARATİROİD HASTALIKLARI

Paratiroid bezleri, tiroid bezine çok yakın komşulukta yerleşmiş, 4 adet milimetrik boyutta organdır. Vücuttaki kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesinde diğer mekanizmalarla birlikte göre alırlar. Hastalık varlığında kan paratiriod hormonu (parathormon) düzeylerinde yükseklik, buna bağlı olarak da kalsiyum fazlalığı gelişir. Kalsiyum fazlalığı böbrek taşı oluşumu, kemiklerde zayıflık gibi sorunlarla kendini gösterir, zaman zaman da başka nedenlerle yapılan tetkiklerde tesadüfi olarak saptanır. Karşımıza çıkacak paratiroid hastalıklarını kabaca üç grupta sınıflayabiliriz:

  1. Paratiroid hiperplazisi – Genelde başka bir hastalığa yanıt olarak geliişir. Örneğin kronik böbrek yetmezlikli hastalarda uzun dönemde paratiroid hormonu düzeylerinde artış olur, tedavisi dört bezin üçünün tamamen, kalan birinin de yarısının çıkarılmasıdır (üçbuçuk paratiroidektomi). 

  2. Paratiroid adenomu – Paratiroid bezlerinden bir tanesinin fazla hormon salgılayarak diğerlerine göre büyümesidir. Tedavide büyüyen bez çıkarılır.    

  3. Paratiroid kanseri – Paratiroid adenomunun kötü huylu (habis) dönüşüm göstermesidir. Tedavide tümör çıkarılır.  

PARATİROİD AMELİYATI SÜRECİ

Paratiroid hastalığı nedeni ile ameliyat olacak olan hastalarda, karar verildikten sonra ameliyat öncesi tetkikler yapılır. Bu tetkikler ve ameliyat öncesi anestezi muayenesi bir günde tamamlanabilir, bunun sonrasında ameliyat planlanır.  

Ameliyat boyna yapılan, vücut çizgilerine paralel küçük bir kesiden gerçekleştirilir. Ameliyat sonrasında bir gece hastanede kalması planlanan hasta, ameliyatın ertesi günü evine gidebilir. Ameliyat sırasında parathormon düzeyleri anlık olarak ölçülerek düştüğü görülür ve kitlenin çıkarıldığından emin olunur.

Hastanın parathormon düzeyleri çok hızlı bir şekilde düşeceğinden, ameliyat sonrası bazen bir süre kasiyum hapı kullanmak gerekebilir. Aynı tiroid ameliyatlarında olduğu gibi, ameliyat sırasında ses tellerini besleyen sinirin yaralanması, daha az olasılıklıl olmasına rağmen mümkündür. Sinirin yaralanması sonucu, ses kısıklığı ya da ses yorgunluğu görülebilir. Bu sorunlar çok büyük oranda geçicidir ve ameliyat sonrası dönemde ilaçla (kortizon) tedavi edilir.  Ameliyattan sonra erken dönemde gelişebilecek kanamalar nedeni ile ikinci ameliyatlar gerekebilir. Bu ameliyatlar uzun dönemde hastaya herhangi bir zarar vermez. 

bottom of page